EMDR nedir?
EMDR- Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme-
Travma sonrası stres bozukluğu, taciz, doğal afetler veya çocukluk döneminde yaşanan üzücü olaylar gibi rahatsız edici yaşam deneyimlerinin neden olduğu duygusal sorunların yanı sıra, fobi, performans kaygısı, panik bozukluk, beden algısının bozukluğu, çocuklarda travma belirtileri, yas, kronik ağrı ve başka sorunların işleyişinde kullanılan ; psikodinamik, bilişsel, davranışsal ve danışan merkezli yaklaşımlar gibi çok iyi bilinen farklı yaklaşımların öğelerini bir araya getiren, ilaç ve hipnoz kullanılmadan yapılan bir psikoterapi uygulamasıdır.
EMDR yöntemi ile psikolojik sorunların çözülmesinde son derece hızlı ve etkili sonuçlar alındığı görülmektedir.
EMDR psikolojik travmanın yarattığı duygusal kilitlenmişliği açar ve kişinin doğal iyileştirici kaynaklarının harekete geçmesine izin verir. Böylece beyinde hapsolmuş/kilitli kalmış travmatik yaşantının işlenmesini sağlar.
EMDR 1987′de alternatif bir yöntem olarak kullanılmaya başlanmış ve klinik çevrelerde büyük ilgi görmüştür .
Ülkemizde 1999 depreminden sonra travmatize olmuş çocukların ve yetişkinlerin ruh sağlıklarını düzeltmek ve korumak amacıyla kullanılmıştır. Zaman açısından diğer psikoterapi seanslarına göre avantajlı olmakla birlikte, bireylerin sahip olduğu rahatsız edici anıların çokluğuna göre işleyiş süresi uzayabilmektedir. Travma sonrası stres bozukluğu, panik- atak, fobiler, özgüven eksikliği, performans geliştirme gibi konular için uygunluğu ispatlanmıştır.
EMDR Kimlere Uygulanır?
EMDR Travmatik yaşam deneyimlerine bağlı ruhsal bozukluğu durumlarında endikedir.
Travmatik etken uzun yıllar önce gerçekleşmiş olabileceği gibi EMDR son bir kaç ay içersinde gerçekleşmiş olaylar nedeni ile koruyucu olarak da kullanılabilir.
EMDR, Travma Sonrası Stres için en etkili yöntemlerden biridir ve diğer travma müdahalelerine nazaran çok daha etkilidir.
Yapılan çalışmalara göre EMDR ayrıca ;
Kim EMDR Yöntemini Uygulayabilir?
EMDR. Ancak Uluslararası EMDR Enstitüsü ( EMDR Insititute) tarafından açılan iki düzey sertifikalandırılmış eğitimi tamamlamış ve süpervizyon çalışmalarına katılmış ve sertifika almış psikoterapist olan kişilerce uygulanabilir.
Emdr Ne Kadar Sürmektedir?
Uygulama genellikle 5-10 görüşme sürmektedir. Ancak 1-2 görüşme ile çarpıcı derecede iyi sonuçlar alındığı dahi görülmektedir. EMDR da iyileşme herkes için farklıdır çünkü iyileştirme süreci kişinin içsel süreçlerine göre yönlendirilmektedir. Geçmişte yaşanan bazı olaylar ve anılar, hepsi olmamakla birlikte ortaya çıkabilir ve bazen tek bir EMDR seansıyla iyileştirilebilir.
Uygulama Nasıl Yapılmaktadır?
EMDR tekniği ikili uyarımlar yoluyla bireylerin zihinlerine hapsolmuş ve şu anki yaşantılarını etkileyen rahatsız edici anıları ortaya çıkararak, bu anılara dair duyarsızlaşmanın sağlanmasıdır. Duyarsızlaştırma süreci, trafik kazası, taciz, deprem vs. gibi travmatik olaylar için olabildiği kadar, kendimizi değersiz, çirkin, yetersiz, kusurlu, aptal hissetmemizi sağlayan çocukluk anıları da olabilmektedir. Yapılan araştırmalar insanların geçmişlerine dair akıllarında kalan olayların çoğunun, olumsuz içerikli olduğunu göstermektedir. Bir kaza geçirmek kadar ilkokul öğretmenimizden duyduğumuz bir söz de yaşantımızı travmatik biçimde değiştirebilir. Her bireyin bu rahatsız edici anıları deneyimleyişi ve baş etme gücü farklıdır.
Duyarsızlaştırma aşamasını, bireyin olumsuz yaşantılar sonucu bozulmuş kendilik algısının yeniden yapılandırılması aşaması izlemektedir. Değerli olma, sevilebilir olma, güvende olma, hayatının kontrolünü elinde bulundurma, kararlarına güvenebilme, başarılı olmaya dair bir çok inanç yeniden yapılandırılır. Bu süreci yeni ve daha işlevsel davranış biçimlerinin ortaya çıkmasının cesaretlendirilmesi izler.
TRAVMA VE EMDR
Kişinin ruhsal dünyasında uzun dönemli olumsuz etki yaratan her olay ve durum “travmatik” olarak adlandırılır. Herkesin geçmişinde büyüklü küçüklü travma yaşantıları vardır. Hayatımızdaki travmatik olayların çoğu birbirinden farklı, kimi bir saniye kimiyse saatler süren ve hayatta yalnız bir kez yaşanan olaylardır. Otomobil kazası, soygun yaşamak ebeveynlerden birinin ani ölümü. Travmanın şiddeti ve işleyiş şekli vakadan vakaya farklılık gösterir. Kişinin genetik ve psikolojik yapısı değişikliğe neden olur. Bazı insanlar dehşet verici olayları kolay atlatır, bazıları ise katlanabilir olaylardan fazlaca etkilenebilir. Bir dereceye kadar hepimiz ömür boyu yaşadığımız travmalara dayanabiliriz. Sevgili tarafından reddedilmek bile iz bırakabilir. Her birimiz travmalara değişik tepkiler veririz.
Hatırlayalım ya da hatırlamayalım, bizde korku ya da kaygı yaratan olay ve durumları çağrıştıran şeylerden ileriki yaşantımızda korkmaya ve kaçınmaya devam edebiliyoruz. Korku ve kaygı konusuna dikkatimizi verip düşündüğümüzde, nedenini kavrayamasak da bir şeyden korktuğumuzu görebiliriz. Örneğin, korktuğumuz şeyin ne olduğunu bilebiliriz (bu şey örneğin kediler olabilir), ama bu korkunun nedenini bulamayız ve şiddetine bir anlam veremeyiz. Akşam evde yalnız kalmaktan korkuyoruzdur ama nedeni ile ilgili en ufak bir fikrimiz olmayabilir; tek bildiğimiz, her biri kendi başına travmatik olaylar olan evde tek başına kalma deneyimlerimiz esnasında ne kadar korktuğumuzdur. Kapalı yerlerden korkuyoruzdur, ancak bunun nedenini düşündüğümüzde 3 sene önce kapalı bir mekanda yaşadığımız panikten başka bir şey aklımıza gelmez; bu korkunun hala neden devam ettiği ile ilgili bir açıklamamız yoktur ya da kapalı yerdeki ilk kaygı deneyimimizin nedeni ile ilgili bir açıklama getiremeyebiliriz. Benzer bir şekilde, korku duyduğumuz anda korktuğumuz şeyin ne olduğunu dahi bilmeyebiliriz ya da bilsek de korku seviyemizin korkulan şeyin gerçekten yarattığı tehlike ile çok orantısız olduğunu ya da hiç ilgisi olmadığını söyleriz. Örneğin, topluluk içinde konuşmaktan çok korkuyoruzdur, nedeni sorulduğunda sadece “rezil olmaktan çok korkuyorum” deriz ya da ortaokulda sınıfta yaşadığımız bir sözlü sınavındaki başarısızlığımızdan bahsederiz ama erişkin yaşantımızda bu korkuyu neden bu şiddette yaşadığımızı bir türlü anlayamayız. Bütün bu durumlarda iç konuşmamız şuna benzer; “biliyorum bundan korkmam çok anlamsız / çok abartılı ama ne yapayım engel olamıyorum”. Sorun bizi etkileyen bir geçmişimizin olması değil bu geçmişin olumsuz etkisinden kurtulamıyor olmamızdır.
Bazen korkudan korkma kendi başına travmatik bir durum olmaya başlar. Kişi korkacağını ya da kaygılanacağı hissettiği durumlardan kaçınır, hayatını korkusunu tetikleyeceğini düşündüğü durumlardan kaçınmak üzerine kurmaya başlar. İşi denizin karşı yakasındaysa ve vapura binmekten korkuyorsa karşı yakaya taşınabilir ya da işini değiştirebilir. Burada kişinin yaşadığı her korku deneyimi, ister korktuğu şeyle yüzleştiği bir durum olsun (vapurda panik atak yaşamak), isterse sadece bu durumla ilgili düşünceler olsun (vapurda panik atak yaşayacağını düşünüp kaygılanmak), kendi başına travmatik bir deneyim olabilir. Bu korku deneyimi öyle bir iz bırakabilir ki kişi benzer bir korku ya da kaygıyı yaşayacağını inandığı her durumdan kaçar. Yani korkmanın kendisi travmatik bir deneyim olmuştur.
EMDR NASIL YARARLI OLUR?
İnsanlar fiziksel yaralanmalara maruz kalabilecekleri gibi psikolojik yaralanmalara da maruz kalırlar. Beynin kaynakları uygun koşullar olduğunda bu yaraları iyileştirir. Beynimiz nasıl ki fiziksel bir yarayı aşırı olumsuz şartlar olmadığı zaman kendi kendisine iyileştirebiliyorsa tarvmatik olayların yol açtığı psikolojik yaralanmaları da beynimiz iyileştirme potansiyeline ve eğilimine sahiptir. Bu doğal bir eğilimdir, normal şartlarda harekete geçirilmesi gereken bir süreç değildir. Ancak bazı durumlarda bu doğal iyileşme süreci bazı nedenlerden ötürü kesintiye uğrar. Nasıl ki fiziksel yarayı steril bir ortamda tutamazsak ve olumsuz dış etkilerden koruyamazsak o yaranın iyileşme süreci aksarsa, aynı şekilde yaşanan olumsuz olayın yol açtığı psikolojik yaralanma da uygun olmayan koşulların varlığında kendi kendini iyileştiremez. Travmatik yaşantıların ne zaman olduğu, ne kadar sürdüğü, uzman yardımı alınıp alınmadığı, olumsuz yaşantının kişi için olan anlamı, travmatik yaşantı sonrasında kişinin çevresine adapte olmakta ne kadar zorlandığı, çevrenin desteği gibi değişkenler kişinin bu yaşantılar nedeni ile ileride psikolojik sorun yaşayıp yaşayamayacağı üzerinde etkilidir.
Sağlıklı bir süreçte beyin kişinin yaşadığı olumsuz yaşantının etkilerini zamanla işler. Beynin bu doğal bilgi işleme süreci sonucunda kişi eski tarvmatik olayı hatırlasa da bu olayla ilgili ya çok az rahatsızlık duyar ya da duymaz. Bazen bu doğal bilgi işleme süreci tıkanıklığa uğrar ve yaşanan olumsuz olay ya da olaylarla ilgili resim, düşünce ve duygular işlenmeden kalırlar. Bu tıkanmışlık kişide geçmişin etkisinden kurtulamama hissini yaratır. Mantık bu olayın geçmişte kaldığını söylese de kişi yaşadığı olumsuzluğun duygusal etkisinden kurtulamaz. Sekteye uğrayan işlemleme, travmatik anının, diğer anılar gibi doğal işlemlerden geçerek depolanmasını önlemektedir.
EMDR kişinin olumsuz yaşantı ile ilgili bilgiyi hızlı bir şekilde işlemesini sağlamaktır. Psikolojik problemlerin birçoğunda sorun, olumsuz olayın olmasından ziyade bu olayla ilgili olumsuz duyguların işlenememesi ile ilgilidir. EMDR ile çift yönlü uyarma sırasında, bireye sıkıntı veren sahne, düşünce, duygu ve beden duyumsamasına odaklanması istenir. Bu süreç sonucunda geçmişte daha önceden sözünü ettiğimiz nedenlerden dolayı harekete geçmekte yetersiz kalmış olan adaptif bilgi işleme süreci harekete geçer ve geçmişte yaşanan olumsuz olay ya da durumun yol açtığı duygusal sıkıntının kaldığı yerden işlenmesi sağlanır. Amaç sadece bireyin duyduğu sıkıntıyı azaltmak değil aynı zamanda geçmişteki olumsuz olay ya da durumla ilgili negatif inancının yeni bir pozitif inanç ile yer değiştirmesi ve danışanın davranışsal değişimlerle daha üstl seviyede işlevsellik göstermesini sağlamaktır.
EMDR YÖNETMİNİN UYGULANDIĞI KİŞİLER
EMDR UYGULAMASI YAPILAN BAŞLICA ALANLAR