Sanatın bir terapi yöntemi olarak keşfi çok eski zamanlara ve çok farklı kültürlere dayanır. Ülkemizde de sanat terapisi son yıllarda ilgi çekici bir terapi yöntemi olmaya başlamıştır. Sanat terapisi kliniklerde, hastanelerde, okullarda, yaşlı bakım evlerinde ve daha pek çok alanda kullanılmaya başlanmış ve çok da olumlu geri dönüşler alındığı görülmektedir. Sanat terapisi, bireysel ve grup çalışmaları şeklinde uygulanabilmekte ve en rahatsız edici konuları bile yumuşakça ve kişiyi rahatsız etmeden ele almaktadır. Bu özelliğinden dolayı da sözel olarak dile getirilmekte zorlanılan bir konu, sanat yoluyla çok daha rahat bir şekilde ifade edilebilmektedir. Sanat terapisi çocuk ve ergenlerde, yetişkinlerde, yaşlılarda başarıyla uygulanabilmektedir. Sanat yoluyla duygular çok daha rahat ve kolay ifade edilebilmektedir. Sanat terapisi bireyin tekliği ve kendi kişisel yolculuğunun benzersizliğini kabul eden dışavurumcu bir yaklaşım olarak duyguların ifadesi ve kabulü kolaylaştırır.
Pratikte, sanat terapisi hem görüntü oluşturma sürecini hem de kaba karalamadan daha karmaşık sembolik ifade biçimlerine kadar ürünlerini içerir. Bunun yanı sıra terapötik bir ilişkinin sağlanmasını içerdiğini söylemek de mümkün. Terapist-danışan ilişkisinin beslediği destekleyici çevrede, bireylerin kendileri için sahip olabilecekleri anlamı keşfetmek ve paylaşmak amacıyla açık bir şekilde imgeler ve nesneler yaratmaları mümkün hale gelir (Edwards,2014). Sanat terapisinin amaçları, genellikle sanat terapistinin birlikte çalıştığı bireylerin özel ihtiyaçlarına göre değişir. Terapötik ilişki geliştikçe bu ihtiyaçlar değişebilir. Bir kişi için sanat terapisi süreci, sanat terapistinin onları görseller ve tartışma yaratarak duygusal bir zorluğu paylaşmaya ve keşfetmeye teşvik etmesini içerebilir; bir başkası için ise bir mum boya tutmalarını ve bir işaret yapmalarını sağlamaya, böylece daha önce ifade edilmemiş duygulara yeni biçimler vermenin yollarını geliştirmeye yönelik olabilir (Edwards,2014).
Burada sürecin nasıl işleyeceği ve duygu durum düzenlemeleri için de sanat terapisi sürecinin etkili olup olmayacağına dair çok soru olduğunu söylemek mümkün. Bunu bir araştırma ile incelemek gerekir ise Petrillo ve Winner (2011) sanat yapmanın ruh halini iyileştirip iyileştirmediğini ve eğer öyleyse, bu etkinin en iyi katarsis veya yönlendirme ile açıklanıp açıklanmadığını araştırdı. Deney 1'de, katılımcılar trajik görüntüleri izlediler ve ardından ya duygularına göre bir resim çizdiler ya da şekilleri kopyaladılar, sonuçta görülüyor ki şekilleri kopyalayan katılımcıların yanı sıra çizenler çizdikten sonra daha olumlu bir ruh hali sergilediler. Aynı zamanda hem negatif hem de negatif olmayan görüntüler çizen katılımcıların için ruh hali eşit olarak iyileşti, bu da bazıları için arınmanın ruh halini iyileştirdiğini ve bazı bireyler içinse duyguyu yönlendirmenin ruh halini iyileştirdiğini düşündürdü.Bu sonuçlar, sanat yapmanın ruh halinin zevk boyutunu arttırdığını ve bunu ya katarsis ya da yeniden yönlendirme yoluyla desteklediğini gösteriyor (Petrillo&Winner,2011). İlaveten, şunu söylemek mümkün ki bir katılımcı olarak sanat deneyiminin içinde olmak ve duygudurum düzenleme arasında pozitif yönde bir ilişki var.
Kaynakça
De Petrillo, L., & Winner, E. (2005). Does art improve mood? A test of a key assumption underlying art therapy. Art Therapy, 22(4), 205–212. https://doi.org/10.1080/07421656.2005.10129521
Edwards, D. G. (2014). Art therapy. SAGE.
Yazan: Tilbe Höngül