Sağlıklı Yeme Bozukluğu

Ana Sayfa / Blog

Yemek yerken yediklerinizin kalorisine dikkat eder misiniz?

Yemeğinizin sağlıklı olması sizin için lezzetli olmasından daha mı önemlidir?

Daha sağlıklı, daha taze besinler satın almak için daha fazla para harcamak ister misiniz?

Günde üç saatten fazla zamanınızı beslenmenizi düşünmeye ayırıyor musunuz?

Beslenmenizin kalitesi artarken, yaşamınızın kalitesi azaldı mı?

Sevdiğiniz, keyif aldığınız besinlerden vazgeçip yerine sağlıklı besinler koydunuz mu?

Beslenme düzeniniz, sizi aile ve arkadaşlarınızdan uzaklaştıracak derecede etkiliyor mu?

Sağlıklı beslenme düzeninizden biraz uzaklaşınca, suçluluk duyuyor musunuz?

 

Bu sorulara cevabınız "evet" ise sağlıklı yeme bozukluğundan mustarip olabilirsiniz.

Sağlıklı bir yaşam için çaba harcamak çağımızda takdir edilen ve tıp dünyasının desteklediği bir amaç. Sağlıklı yiyecekler tüketmek ve diyetlerle sağlıklı bir hayat tarzı sürdürmek özünde yararlı bir durum olsa da, bazı insanların sağlıklı besinlere takıntılı hale gelmesi, hayatı tehdit eden besin kısıtlamalarına ve yeme bozukluklarına sebep olabiliyor. Yediklerinin miktarından çok saflığı ve doğallığını amaç edinen ve buna bağlı olarak aşırı kalori kısıtlamasına giden kişiler sağlıklı yeme bozukluğu olarak tarif edilebilecek ortoreksiya nervosadan mustaripler.

Ortoreksiya kelimesi Yunanca “orthos” (doğru, uygun) ve “orexia” (iştah) kelimelerinin birleşmesi ile oluşmaktadır. Bu bozukluk biyolojik yönden saf veya yapay maddeler içermeyen sağlıklı besinlerin tüketilmesine karşı patolojik bir saplantı olarak açıklanmaktadır. Bilimsel yazında halen bir psikiyatrik bozukluk olarak tanımlanmamış olsa da, literatürde bu fenomeni açıklayan birçok yayın ve vaka örneği bulunuyor.

Bu kişilerin en büyük özelliği yediklerini abartılı şekilde kontrol etmeleri olarak görülüyor. Ortoreksik kişiler ürünleri satın alırken ambalajlarını çok uzun süre boyunca inceliyor ve ürünün içerisinde kanserojen madde, hormon, boya, katkı maddesi olup olmadığını kontrol ediyorlar. Saflık takıntısından dolayı pek çok yiyeceği çiğ olarak tüketen bu kişiler, bu baskıdan dolayı çoğu ürünü tüketmediklerinden dolayı aşırı kilo kaybedebiliyorlar.

Ulusal Yeme Bozuklukları Derneğine (2016) göre, ortoreksiya sıklıkla daha sağlıklı yemek için masum bir çaba olarak başlıyor. Başka durumlarda ise, kronik bir hastalığı yenmek için girişilen diyetlerle gelişebiliyor. Ancak, zaman içerisinde özellikle neyin yenileceğine ve yiyecek hazırlarken girişilen detaylı kurallara dair kendini dayatan bir takıntıyla beraber, bu katı yeme stiline uyulmadığında hissedilen bir suçluluğa dönüşebiliyor. En sonunda yeme tercihleri hem çeşitlilik, hem de kalori bakımından kişinin hayatını tehlikeye atan, hatta ölüme sebep olan bir duruma dönüşebiliyor.

Vücuda sadece yararlı besinlerin girmesi, gereksiz ve sağlıksız besinlerin vücuda alınmaması gerektiği konusunda takıntılı olan bu kişilerin, bir yeme bozukluğu alt grubu mu, obsesif kompulsif bozukluğun bir türü mü yoksa başka bir psikiyatrik durum mu olduğu tartışılmaya devam edilen konular arasında.

Yazan: İz Psikoloji Enstitüsü