Yetişkinler gelişmiş sözel yetenekleri ve soyut akıl yürütme becerileri ile danışmanlık seanslarında kendilerini, yaşadıkları olayları, sıkıntı veren geçmiş deneyimleri anlatabilirler. Ancak çocukların dili oyundur. Sözcükler yerine oyuncaklardan yardım alınarak çocuk anlaşılmaya çalışılır. Oyun terapisinde sözlü ve sözsüz iletişim kurarız. “Yüz ifadelerini izlemek, gözlerle dinlemek” önemlidir.
Oyun çocuğun duygusal, sözel, sosyal, bilişsel, motor her alanda gelişimi ve uyumlanması için vazgeçilmez bir süreçtir. Bizim basitçe oyun oynadığını sandığımız süreçte çocuk karmaşık bir görevi başarmayı deniyor olabilir. Öğrenme için birincil öneme sahiptir oyun. Bir çocuğun oyun tercihlerini anlayarak onunla ilgili çok fazla şey öğrenebiliriz.
Terapi ortamında oyunun kullanımı ise biraz daha kapsamlı bir konudur. 1900 lü yılların başından itibaren klinik ortamlarda oyun kullanılmakta ve önemi gittikçe daha çok vurgulanmaktadır.
Oyun odası, çocuğun duygularını ve yaşantılarını, ayrıca 0-3 yaş dönemi de dahil gereksinimlerini de aktarabileceği özel oyuncakları(kuklalar, kum, su, bebek, biberon, tamir oyuncakları, boks eldivenleri, doktorculuk oyuncakları, çadır vb.) içerir. Ayrıca yaratıcı sanat aktiviteleri için boyalar, hamurlar vb mevcuttur.
Birçok oyun terapisi ekolünde çocuk terapistle odada yalnız oynar. Ancak gözlem yapmak, çocuğun ayrışma-bağlanma süreçlerini kolaylaştırmak için bazen ebeveynler de odaya alınır. Bu durum sadece çocuğun yararı içinse gerçekleşir.
Çocuk merkezli oyun terapisi, psikoanalitik oyun terapisi, bilişsel davranışçı oyun terapisi gibi her terapi ekolünün farklı bir iyileştirici örüntüye odaklandığı yaklaşımlar mevcuttur. Bunların kiminde terapist belirli bir problem davranış üzerine çalışmak için yönlendiricidir, kiminde çocuğun yolunu izler. Çocuğun oynayacağı oyuncakları kendi seçmesi ya da terapist tarafından oluşturulmuş bir batarya ile çalışılması gibi farklılıklar karşımıza çıkmaktadır. Bu yöntemlerin biri diğerine üstün değildir. Önemli olan çocuğun, ailenin ve koşulların durumuna göre uygun bakış açısının geliştirilmesidir. Bu konuda çocuk terapistine güvenmek gerekir.
Oyun terapisinin en önemli iyileştirici bileşeni deneyimli, uzman ve kendi kişiliğinin farkında olan bir oyun terapistidir. Çocuk psikoterapisinde, terapistin kişiliği yetişkin psikoterapisinden daha önemlidir. Henüz gelişimini tamamlamış çocuk benliği biraz da terapistle ilişki içinde gelişir. Çocuğun kendini kabul edilmiş, kapsanmış, sorgulanmadan ancak yararlı sınırlar dahilinde deneyimlemesi onun için dönüştürücü bir yaşantı olur. Şüphesiz bu ortamda oyun odasının ve oyuncakların çeşitli özelliklerinin de etkisi vardır ve terapiye başlanmadan bu koşulların sağlanması gerekir.
Oyun terapisi ciddi ruhsal hastalıkların ortaya çıkmasını engelleyebilir. Hafif davranış bozuklukları olan çocuklar,(eğer ailede değişim için gerekenleri yaparsa) terapiye çok çabuk cevap verirler. Çocuklar açık yüreklilikle, sağlanan ortamın içinde kendilerini gerçekleştirmeye doğal bir eğilim taşırlar.
Sorunları olan çocuklar ilk seanslarda terapiste kızgın ve küskün davranabilirler. Oyunda öfke ve kırgınlıklarını karmaşık bir yolla dile getirebilirler. Ancak terapi ilişkisini doğasını kavradıkça rahatlar ve hevesle kendilerini açarlar.
Oyun terapisinin yararlı olduğu durumlardan bazıları;
Sonuç olarak, oyun terapisi çocuğun duygularını ifade etmesini kolaylaştırır, kendine güveni ve duygusal yeterliliğini arttırır, çocuğun yaşamındaki travmatik deneyimlerin sebep olduğu duyguları nötralize eder, insanlar arası ilişkilerde sağlıklı bağlar yaratır ve ilişkilenmeyi arttırır, yerinde ve uygun davranmayı pekiştirir.
Yazan: Özge HAZNECİ